Kadın Platformu, yaptığı açıklamada kadın cinayetlerinin çoğunlukla eş, sevgili, eski eş, baba, abi ya da diğer yakın erkek akrabalar tarafından işlendiğini vurguladı. Cinayetlerin münferit değil, erkek egemen sistemin sonucu olduğu belirtilerek, “Bu ülkede erkek şiddeti her gün kadınları hayattan koparıyor. Yaşanan cinayetler münferit değil; örgütlü, sistematik bir kadın kırımının ta kendisidir” denildi.
Kadınları “zayıf” ve “korunmaya muhtaç” olarak tanımlayan anlayışın şiddeti körüklediğine dikkat çeken platform, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hutbelerinde kadınlar için kullanılan “emanet” söylemine de tepki gösterdi. Açıklamada, “Biz kadınlar kimsenin emaneti, kimsenin namusu değiliz! 'Namus' kavramı kadınların yaşamını ve özgürlüğünü denetlemenin aracı haline getiriliyor” ifadelerine yer verildi.
Faillere verilen iyi hâl indirimleri ve koruyucu yasaların uygulanmaması eleştirilirken, “aileyi koruma” adı altında şiddetin üzerinin örtüldüğü ifade edildi. Açıklamada, “Boşanmak isteyen, mini etek giyen, gece dışarı çıkan kadınlar erkekler tarafından öldürülüyor. Bu düzene itaat etmiyoruz, isyan ediyoruz” denildi.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR"
Platform, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini ve 6284 sayılı yasanın etkin şekilde uygulanmamasını da eleştirdi. Kadınların yaşam hakkının bu adımlar ile tehdit edildiği savunularak, “6284’ü uygulamayanlar, İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenler kadın cinayetlerinin ortağıdır! İstanbul Sözleşmesi kadınların yaşam güvencesidir ve geri alacağız” ifadeleri kullanıldı.
Kadın Platformu, eşit, özgür ve şiddetsiz bir yaşam için mücadele kararlılığını vurgulayarak açıklamasını sonlandırdı.