<p><strong>NAZLI ÖNGÖREN / ANKARA - <a href="http://bha.net.tr">BHA </a></strong></p>
<p>Anahtar Parti Sözcüsü Fuat Geçen, partisinin genel merkezinde basın açıklaması yaptı. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Geçen, konuşmasında özetle şu ifadelere yer verdi:</p>
<p>“Türk Silahlı Kuvvetlerimize ait C-130 tipi askeri kargo uçağının geçen hafta, Azerbaycan'dan Türkiye'ye dönüş yolunda düşmesi sonucu şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve milletimize başsağlığı diliyorum. Kazanın oluş şekline ve nedenine ilişkin yetkililer tarafından yapılacak açıklamaları takip etmekteyiz.</p>
<h2><strong>Gerekli denetimlerin kapsamlı ve hızlı yapılması gerek</strong></h2>
<p>Almanya'dan Türkiye'ye gelen anne, baba ve iki evladının zehirlenme sonucu yaşamını yitirdiği haberi hepimizi derinden üzmüştür. Merhumlara Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Zehirlenmenin nedeni olarak ilaçlama ihtimali üzerinde duruluyor. Maalesef geçmişte yaşadığımız acılardan ders çıkarılmadığını ve gerekli tedbirlerin alınmadığını anlıyoruz. Bir yıl önce İzmir’de bir apartmanda yapılan ilaçlama işlemi sonucu 1 buçuk yaşında bir bebek hayatını kaybetmişti. İki yıl önce Ankara’da bir anne ve evladı aynı sebepten yaşamını yitirmişti. Basına yansıyan ya da yansımayan benzeri birçok hadisenin yaşandığını duyuyoruz. Ayrıca gıda güvenliğimiz konusunda da geçtiğimiz iki haftalık süreçte ülkemizin farklı illerinde tüketilen gıdalar nedeniyle toplu zehirlenme vakaları yaşandığına ve yüzlerce kişinin hastanede tedavi altına alındığına şahit olduk. Bu olayların önüne geçilebilmesi için gerekli denetimlerin kapsamlı bir şekilde ve istenilen hızda yapılması gerekmektedir. İlgili bakanlıkların, koordineli bir şekilde gerekirse yeni yasal düzenlemeler ile gerek gıda güvenliği gerekse ilaçlama faaliyetleri gibi vatandaşın sağlığını birebir ilgilendiren bu hususlarda sıkı denetim ve yaptırımlar ile vatandaşın sağlığı korunmalıdır. Gıda üretim işletmelerinin denetim elemanı yetersizliğinden dolayı ancak altı ayda bir rutin denetimden geçtiği gerçeğiyle de karşı karşıyayız.</p>
<p>Diğer düşündürücü bir gerçek de ekonomik şartlar gıda üreticileri ve yemek fabrikalarını ucuz, ürünlere yöneltiyor; bu durum da şu an yaşadığımız gıda zehirlenmelerine yol açıyor. Türkiye'deki 17 milyon 114 bin 912 kişi, yaşamını sosyal yardımlarla sürdürmeye çalışıyor; sosyal yardıma muhtaç hane sayısı 4,2 milyonu aşmış görünüyor. Türkiye çocuklarda yoksulluğun en yüksek olduğu ülkelerden biri haline gelmiştir. UNICEF’in yayınladığı ‘Çocuk Refahı’ raporu, çocuklarımızın ve doğal olarak geleceğimizin tehdit altında olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Rapor çocuk refahını üç genel kategoride değerlendiriyor: Ruh sağlığı, fiziksel sağlık ve beceriler. Bu üç kategorinin ortalaması olan genel değerlendirmede maalesef sondan ikinciyiz. Türkiye, 36 OECD ülkesi arasında yapılan genel değerlendirmede çocuk refahı bakımından 35’inci sırada yer alıyor. Çocuk yoksulluğunun; çocukların yetersiz beslenme ve nitelikli sağlık hizmetlerine erişememe, düşük eğitim düzeyi ve beceri gelişimi, yetersiz beşerî sermaye birikimi ve bunlara bağlı olarak yetişkinlik dönemlerinde düşük verimlilik ve düşük gelir gibi kuşakları etkileyen sonuçları vardır.</p>
<h2><strong>Çocuklara bir öğün yemek sözü</strong></h2>
<p>Anahtar Parti olarak bizler Eğitim ve Kalkınma Politikalarımızın odağına bu kısır döngüyü kırmayı ana hedef olarak koyduk. Türkiye’de 22 milyon çocuğun üçte biri, yani 7 milyonu yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 2 milyon çocuğumuz ise açlık sınırının altında yaşıyor. OECD verilerine göre Türkiye'de her beş çocuktan biri yeterli beslenemiyor ve her dört çocuktan biri ise okula aç gidiyor. Ücretsiz okul yemeği sadece bir öğün sıcak yemek değil; bir ülkedeki gelir adaletsizliğinden kaynaklanan çocuklar arasındaki kalıcı eşitsizliklerin okul ekosistemi içerisinde azaltılmasına yönelik önemli bir sosyal politika aracıdır. Dünyada 109 ülke öğrencisine en az bir öğün sağlıklı ve ücretsiz yemek imkânı sunmaktadır. Biz Anahtar Parti olarak çocuklarımıza en az bir öğün yemeği ücretsiz olarak vermeye söz veriyoruz. Çünkü biliyoruz ki çocuklarımızın sağlıklı ve yeterli beslenmesini sağlamak bir lütuf değil, haktır.</p>
<h2><strong>Enflasyon verileri çok sahici görünmüyor!</strong></h2>
<p>Avrupa Birliği (AB) Komisyonu 2025 Türkiye Raporu yayınlandı. Yüksek genç işsizlik oranına dikkat çekildi. Düşük kadın istihdamı konusu belirtildi. Kamu yatırımında şeffaflık konusunda endişelerini dile getiriyor. Kobilerin finans destekleri konusunda hızı yetersiz buluyor. Mecliste bütçe görüşülüyor. Bütçe açığının 2,7 trilyon olduğu, faiz giderlerinin de 2,7 trilyon olduğu, dolaylı vergilerin de 8,5 trilyon olduğu var. Enflasyon için yüzde 16 öngörü var. 2025’de birkaç kere revize edildiği için, bunun sadece bir temelliden olduğu, enflasyon verilerinin çok sahici olmadığını gösteriyor.</p>
<p>1 Kasım günü gerçekleşen Irak Cumhuriyeti Parlamento seçim sonuçlarının Irak halkı ve bölgemiz için hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Irak Türkmen Cephesi’nin Kerkük’te iki milletvekili çıkarmış olmasını, Irak Türkmenlerinin temsil edilmesi açısından olumlu buluyoruz. Seçimlere katılım oranı yüzde 56 olarak açıklanmıştır. Ancak Türkmen seçmenin katılım oranının düşüklüğü dikkat çekmektedir. Özellikle Kerkük’teki usulsüzlük iddiaları, Türkmen seçmene yönelik saldırılar ve engellemeler, katılımın düşük olmasına sebep olmuş ve çıkarılabilecek milletvekili sayısını dramatik şekilde etkilemiştir. Bu konuda, bölgedeki soydaşlarımızın hamisi olan devletimizin daha hassas bir yaklaşım sergilemesinin gerekliliğine inanıyoruz.</p>
<h2><strong>Üzerimize düşeni yapmaya hazırız!</strong></h2>
<p>Gazze Planı’nın bir sonraki adımı olan Gazze'de Barış Kurulu'nun kurulması ve Uluslararası İstikrar Gücü'nün görev yapmasını öngören taslak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde onaylanmıştır. Planın ilk aşamasında dahi ateşkesi defalarca ihlal eden, insani yardımlara çok kısıtlı şekilde izin vererek anlaşmayı çiğneyen İsrail’in, Barış Kurulu’nun bu aşamada sağlıklı ve tarafsız görev yapmasını engelleyeceği konusunda yaygın şüphelerimiz bulunmaktadır. Gazze’nin yönetiminin, Gazze halkının veya Filistin Devletinin iradesinden bağımsız şekilde karar alabilecek bir kurula devredilmesi, Filistin halkının lehine olmayacağı apaçık ortadadır. ‘Türkiye olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız’ duruşunun bir adım ötesine geçerek, Gazze ve Filistin halkının haklarını korumak adına daha cüretkâr adımlar atılması milletimizin arzusudur.</p>
<h2><strong>Trump ve Şara görüşmesi</strong></h2>
<p>Suriye lideri Şara’nın ABD ziyareti ve Trump ile görüşmesi sonrasında, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ‘Şam bundan sonra IŞİD, Devrim Muhafızları, Hamas, Hizbullah ve diğer terör örgütlerinin kalıntılarıyla mücadele ve bunların tasfiyesinde bize aktif olarak yardımcı olacak’ şeklinde bir açıklama yapmıştır. Bu açıklama bir temenniden öte, ABD’nin bölgedeki planının ve Suriye devletine çizilmek istenen rolün ne olduğunu yansıtmaktadır. Yine aynı açıklamada Türkiye, ABD ve Suriye Dışişleri Bakanlarının yaptığı üçlü görüşmede İsrail-Türkiye-Suriye ilişkilerinin yeniden tanımlanması konusunun görüşüldüğü belirtilmiştir. Tom Barrack’ın bu açıklamasından bir hafta önce yapmış olduğu ‘Türkiye ve İsrail savaşmayacak, iki ülke arasında ticaret anlaşması olacak’ yönündeki açıklaması son gelişmelerle beraber değerlendirildiğinde; Suriye’nin Hamas konusunda ikna edilmesi ve Türkiye ile İsrail’in yeniden ticari ve siyasi olarak ilişki kurmaya yönlendirilmesi sonucu, Filistin konusundaki hassasiyetin geri plana atılacağı anlaşılmaktadır. Anahtar Parti olarak siyasal iktidardan bu gelişmelere yönelik açıklama beklemekteyiz.</p>
<h2><strong>Uçağın neden düştüğü kamuoyuyla paylaşılmalı</strong></h2>
<p>Kargo uçağımızla ilgili sosyal medyada birçok iddia var. Takdir edersiniz konunun hassasiyeti açısından Anahtar Parti olarak bu iddia ve isnatlarla ilgili herhangi bir yorum yapmayı uygun bulmam. Açıkçası bu konuda dezenformasyon yapılmasının da doğru olmadığını düşünenlerdeniz. Yetkililerin uçağımızın neden düştüğü ile ilgili gerekli incelemelerin hızlıca yapılmasını ve kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşılması konusunda beklentimizin olduğunu ve bu süreçle ilgili herhangi bir şu anda yorumun doğru olmadığını söyleyebilirim.</p>
<p>Cumhur İttifakı'nın yaklaşık bir yıldır kendi tanımlamasıyla Terörsüz Türkiye süreci işletiliyor. Biz bu sürecin muhataplığını da işleyişini de ve referans olarak gösterilen çözümü de olumlu görmüyoruz. Bu konuyu domine eden, sürecin kontrolü elinde olan Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin kendisidir. Adalet ve Kalkınma Partisi tek başına bir hükümettir. Bir koalisyon hükümeti değildir. Dolayısıyla bizim muhatabımız direkt Adalet ve Kalkınma Partisi ile hükümetidir. Hükümete destek veren, hükümeti dışarıdan destekleyen, hükümete yandaş olan diğer siyasi kadroların bu süreçle ilgili açıklamalarına cevap vermeyi çok uygun görmüyoruz. Dolayısıyla hükümetin sessizliğini, süreçle ilgili öngörülerini vakit geçirmeden kamuoyuyla paylaşmasını arzu ederiz. İlerleyen süreç içerisinde hükümetin icraatları sonunda gelişecek olaylara Anahtar Parti yorum yapacaktır, görüşünü söyleyecektir. Ancak hükümetin dışında konuyla alakalı, konuyu domine ettiği iddiasıyla söylem, eylem teklifinde bulunan hiçbir siyasi görüşe karşı Anahtar Parti bundan böyle herhangi bir değerlendirme yapmayacaktır!</p>
<h2><strong>Çözüm süreci bağlamında bir karşıtlığımız yok</strong></h2>
<p>Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki yurttaşlarımızın yüzde 90’ının siyasi tercihleriyle ilgili bir değerlendirmemiz oldu. Anahtar Parti'nin kuruluş koordinatları şöyle: Biz Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlarımızın PKK terör örgütüne yandaş olduğunu hiçbir zaman kabul etmedik, etmiyoruz. Bizim karşıtlığımız; terör ögütü PKK’nın kendini lağvetmesiyle ilgili süreçte izlenen yol, muhataplıklar ve ülkemizin muhtemel bu manada bekâsı ile ilgili özellikle terör örgütü tarafından teklif ve telkin edilen şeylere olan mesafemizdi... Biz Kürt vatandaşlarımızı PKK'ya hiç değdirmedik ki! Yani Kürt deyince PKK, PKK deyince Kürt anlayışına şiddetle karşı çıkan bir kadroyuz. Bunu terör örgütü daha çok bu düzlemde sunmaya gayret edip taraftar bulmaya çalıştı. Dolayısıyla; Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki vatandaşlarımızın bir kanlı terör örgütü eliyle temsillerini veya onlar üzerinden hak taleplerini zaten doğru bulmuyoruz. Bu manada bizim bölge insanına karşı bu çözüm süreci bağlamında bir karşıtlığımız yok. Fakat şu anda yürütülen şey tamamen Kürt vatandaşlarımızın bir terör örgütü eliyle hak taleplerinin olduğunu sandırmak ve terör örgütünü Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi pozisyonunu tescillemeye çalışmak. Onun için biz bunlara şiddetle karşıyız. Kürt vatandaşımızla Türkmen vatandaşımız arasında herhangi bir farkın olmadığını en bariz şekilde, en net şekilde dile getiren Anahtar Parti kadrolarıdır, Sayın Genel Başkanımızdır.</p>
<p>Terörle ve terörü kendine koordinat olarak belirlemiş İsrail'in Türkiye'deki vatandaşlarının İsrail'de bu katliama katılmalarının tescili konusunda hükümete bizim çağrımız olmuştu. Kesinlikle Türkiye - İsrail vatandaşı olup, çifte vatandaş olan, Türkiye vatandaşlığı da bulunan veya İsrail vatandaşı olup Türkiye'de ikametgâh eden fakat orada bu katliamlara bir şekilde katılmış olan insanların kesinlikle yurt dışındanmış gibi değil, Türkiye'denmiş gibi değil gereğinin bir katile yapılacak gereğine ise aynısının yapılması gerektiğine Anahtar Parti olarak inanırız.”</p>
<p><img alt="Whatsapp Image 2025 11 20 At 13.03.27" class="detail-photo img-fluid" height="1066" src="https://bhanettr.teimg.com/bha-net-tr/uploads/2025/11/whatsapp-image-2025-11-20-at-130327.jpeg" width="1600" /></p>